Zincirleme Suç 

Madde 43  – 

(1) Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. (Ek cümle: 29/6/2005 – 5377/6 md.)

Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır.

(2) Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır.

(3) Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve yağma suçlarında bu madde hükümleri uygulanmaz.

Zincirleme Suç Hükümlerinin Uygulanabilmesi İçin Aranan  Şartları :

  • • Bir suç işleme kararı ile hareket edilmelidir.
    • Aynı suç farklı zamanlarda işlenmelidir.
    • Aynı suç, aynı kişiye karşı işlenmelidir.
    • Farklı zamanlarda ihlal edilen aynı suç olmalıdır

1) Mağduru Belli Olmayan Suçlar :

Mağduru belli olmayan suçlarda zincirleme suç hükümleri uygulanır. Bunun için yukarıda yer alan dört şart birlikte gerçekleşmiş olmalıdır.

2) Bir Fil ile Birden Fazla Kişiye Suç İşleme (aynı neviden fikri içtima):

Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda zincirleme suç hükümleri uygulanır.

3) Zincirleme Suç Hükümlerinin Uygulanamayacağı Suçlar :

  • • Kasten öldürme
    • Kasten yaralama
    • İşkence
    • Yağma

TCK MADDE 43 Gerekçesi ;

“Müteselsil suç” yerine zincirleme suç kavramı benim­senmiştir. Zincirleme suç durumunda aynı suçun birden fazla işlenmiş olması söz konusudur. Ancak, bu suçlar, aynı suç işleme kararı kapsamında işlen­mektedirler, yani, bu suçlar arasında sübjektif bir bağ bulunmaktadır. Bu nedenle, kişiye bu suçların her birinden dolayı ayrı ayrı değil, bir ceza ve­rilmekte ve fakat cezanın miktarı artırılmaktadır. Ancak, bu durumda ceza­nın artırım oranları Tasarıya göre yükseltilmiştir.

Bir suçun aynı suç işleme kararı kapsamında olsa da değişik kişilere karşı birden fazla işlenmesi halinde, zincirleme suç hükümleri uygulanamaz. Buna göre, örneğin, bir otoparkta bulunan otomobillerin camları kırılarak radyo teyplerin çalınması durumunda, her bir kişiye ait otomobildeki hırsız­lık, bağımsız bir suç olma özelliğini korur ve olayda cezaların içtimaı hü­kümleri uygulanır.

Maddenin ikinci fıkrasında, bir fiille birden fazla kişiye karşı işlenen suçlardan dolayı sorumlulukla ilgili bir içtima hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümle, uygulamamızda karşılaşılan tereddütlerin önüne geçilmek amaç­lanmıştır. Örneğin bir sözle birden fazla kişiye sövülmüş olması durumunda, her bir mağdur bakımından ayrı sövme suçları değil, bir sövme suçu oluşur. Ancak, bu durumda suçun cezası birinci fıkrada belirtilen oranlarda artırılır.

Maddenin üçüncü fıkrasında, zincirleme suç hükümlerinin uygulana­mayacağı suçlar belirtilmiştir.

Yargıtay Kararları

5237 Sayılı Kanun’un 43.. maddesinin birinci fıkrasında suçun zincirleme şekilde işlenmesi halinde cezanın 1/4’ten 3/4’üne kadar artırılabileceği öngörülmüş olup, zincirleme suç nedeniyle artırım yapılırken, aynı Kanun’un 3. maddesinin birinci fıkrasındaki “Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur” şeklindeki yasal düzenleme uyarınca mağdur ve/veya fiil sayısı nazara alınıp, fiillerin süresi de gözetilerek benzer olaylarla karşılaştırıldığında failin fiili, eylem ile ceza arasındaki dengeyi bozmayacak şekilde, denetime imkan verecek biçimde yasal ve yeterli gerekçe gösterilerek hakkaniyet ölçüleri ile bağdaşacak hakça bir zincirleme suç artırım oranı belirlenerek ceza tayin edilmesi, Ceza Genel Kurulunun 15.03.2016 tarihli ve 2014/10-847, 2016/128; 20.04.1999 tarihli ve 61-74 Sayılı Kararlarında belirtildiği ve Ceza Dairelerinin süregelen uygulamalarında da kabul edildiği üzere, zincirleme suça dahil olan bir suçtan mahkumiyet kararı verilmiş ve bu karar kesinleşmiş ise zincirleme suça konu ikinci suçla ilgili olarak, Mahkemece; kesinleşen hükme konu eylem de göz önüne alınarak zincirleme suç  hükümlerinin uygulanması suretiyle hüküm kurulması, kesinleşen hükümdeki ceza, sonuç cezadan indirilerek yargılaması devam eden suça ilişkin cezanın belirlenmesinin gerekmesine göre; dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden inceleme konusu bu kamu davasına ilişkin eylemlerin … Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2009/6 Esas sayılı dava dosyasındaki eylemlerden farklı olduğu, aynı teselsül ilişkisi içinde olsa bile bir kısım zimmet eylemleri nedeniyle açılmış bir kamu davasının veya verilmiş ya da kesinleşmiş bir hüküm bulunmasının diğer eylemlerin dava konusu yapılmasına engel olmayacağı, yargılama sonunda sabit görülen suçların cezalandırılabilirliğinin bu husustan bağımsız olarak ele alınması gerektiği nazara alınarak, yargılamaya devamla suç sabit görüldüğü takdirde, belirtilen ilkelere göre temel ceza belirlenip 5237 Sayılı Kanun’un 43. maddesi uyarınca artırım yapıldıktan sonra, kesinleşmiş hükümdeki ceza miktarı mahsup edilmek suretiyle aradaki fark kadar ek cezaya hükmolunması yerine mükerrerlik nedeniyle davanın reddine karar verilmesi hukuka aykırı görülmüştür.

***

Görevi kötüye kullanma suçunun 5237 Sayılı Kanun’un Millete ve Devlete Karşı Suçlar başlıklı Dördüncü Kısmının Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar Başlıklı Birinci Bölümünde düzenlendiği, 08.07.2005 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5277 Sayılı Kanun’un 6.  maddesiyle 43. maddenin birinci fıkrasına “Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda  bu fıkra hükmü uygulanır” cümlesinin eklenmesi ve bahse konu suçun 43. maddenin son fıkrasında sayılan suçlar arasında yer almaması nedenleriyle, görevi kötüye kullanma fiillerinin bir suç işleme kararının icrası kapsamında olarak değişik zamanlarda aynı kuruma karşı birden fazla işlenmesi durumunda, zincirleme te suç kabul edilerek belirlenen cezanın 43. madde uyarınca artırılması gerektiği, bu itibarla hukuki kesinti oluşturan iddianame tarihinden evvel tüm eylemlerin teselsülün içerisinde değerlendirilmesi gerekçesi suç  tarihinde … Belediyesi Başkanı olarak görev yapan sanığın, sit alanındaki taşınmazlarda yapı inşası için yapı ruhsatı düzenlemek, yapı ruhsatına aykırı olan binayı yıkmamak ve sahibi olduğu işletmenin yan parselindeki alana inşaata başlamadan “geçici yapı ruhsatı” ve yapı tamamlandığında “geçici yapı kullanma izin belgesi” alınması gerektiği halde alınmadan faaliyetine devam etmek şeklindeki hukuki kesinti bulunmayan eylemlerinin bir bütün halinde zincirleme icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu nazara alınmadan yazılı şekilde üç kez atılı suçtan cezalandırılması suretiyle fazla ceza tayini, hukuka aykırı görülmüştür.

***

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 29.03.2011 tarih ve 249/24 Sayılı ile benzer birçok kararında da vurgulandığı üzere; aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi, işlenen suçların mağdurlarının aynı kişi olması ve bu suçların aynı suç işleme kararı altında işlenmesi koşullarının birlikte gerçekleşmesi halinde fail hakkında 5237 Sayılı Kanun’un 43. maddesinin birinci fıkrasındaki zincirleme suç hükümleri uygulanacaktır. Ancak 5237 Sayılı Kanun’un 43. maddesinde yer alan ve failin eylemleri arasındaki sübjektif bağı ifade eden “bir suç işleme kararının” bulunmaması veya eylemlerin “yenilenen kast” ile işlenmesi ya da eylemler arasında “hukuki kesinti” meydana gelmesi halinde ise artık fail hakkında zincirleme suç hükümleri değil gerçek içtima kuralları uygulanacaktır. Somut olayda, sanığın eylemlerini ayrı suç işleme kararıyla gerçekleştirdiği anlaşılmakla, zamanaşımı hükümleri de gözetilmek suretiyle sanığın 2 kez resmi belgede sahtecilikten mahkûmiyetine karar verilmesi gerekirken zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilikten mahkûmiyetine karar verilerek eksik ceza tayini hukuka aykırı bulunmuştur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir